20 Eylül 2012 Perşembe

Günlük


Hammerfell'deki savaş artık yeterince büyüdü bıktım bundan, ilk fırsatta ayrılmalıydım.Hammerfell'in kuzey doğusuna yolculuk ederken Skyrim'e giden bir Alik'r grubuna rastladım ve onlarla gitmeye karar verdim.Şuan mola veriyoruz, bu sayede bunları yazabiliyorum, ancak daha fazla yazamayacağım çünkü yapabildiğimiz en hızlı şekilde Skyrim'e ulaşmak istiyoruz.
--
Artık dayanamıyorum yanımdakilere, boşuna bir Khajiit karavanına saldırdılar ve kadın ve çocuk dahil herkesi öldürdüler.Yakında çapulcu grubuna dönüşecek sanırım.İstemesemde Skyrim'e kadar onlarla birlikte gitmeliyim çünkü yollar hiçbir zaman güvenli değil.

Yazmak için bile ara sıra zamanım oluyor.



--
Uzun süredir yazamadım çünkül liderimiz Kematu galiba benden şüphelenmeye başladı.Her ne kadar onu gebertmek istesemde onun kadar güçlü değilim, daha değil.
Umarım aramızda tartışma çıkmaz çünkü sahip olduğum bu çok az savaş deneyimi ile kesinlikle ilk yere devrilen ben olurum.
Onların dikkatini çekmeden kaçmanın bir yolunu bulmalıyım.
--
Bugün iyi birşey oldu! Kematu benden şüphelenip köpekleriyle birlikte bana saldırmadan önce kaçmanın bir yolunu buldum sanırım en kısa zamanda uygulayacağım.
--
Şuan Skyrim'deyim.Yazmayalı en az bir hafta kadar oldu hiç zamanım yoktu hep yürümekle ve saklanmakla meşguldüm, en azından kaçmayı başardım.
Bir hafta kadar önce dwemerların döküntü yerleşimlerinden birine girdik barınmak ve dinlenmek için çünkü havalar Skyrim'e yaklaştıkça daha da soğuk oluyor.Orada bulunan sanırım soul gem kullanılarak yapay ruhu olan bir mekanik birşey vardı bizi hissettiği zaman direkt olarak bize saldırdı ancak yenmeyi başardık. Greybeardların sakalı aşkına ne kadar da akıllılarmış bu cüceler! Bu sadece sarı mekanik parçalardan oluştuğu için onu araştırmadılar bile.Ancak ben bu tür şeylere meraklı olduğumdan savaş sırasında farkettiğim birşey aklıma geldi, bu alçaklardan biri o şey tarafından kesildiğinde 5 dakika boyunca hareket edemedi.O mekanik şeyin yapısını inceledim ve kolunun kılıç şeklindeki yan tarafında yeşil bir sıvı oldugunu gördüm ve bu sıvıyı inceleyip bunun 'Imp Stool' ve 'Canis Root'tan yapıldığını öğrendim.Şanslıyım ki bunlar çantamda vardı aynısını yapıp bunu su rezervine kattım.Belki kapıda gardiyanlarımız olduğu için kaçamazdım ama sonuçta onlar da su içmek zorunda.
Odamda tüm sesler kesilene kadar bekledim ve odamdan çıktım.Kematu yerde bir sıçan gibi donakalmıştı.Kılıcımın ucunu onun kalbine götürdüm ve canını herkesin gözü önünde aldım.O an hissettiğim tatmin hissini anlatamam o kadar iyi hissetmiştim ki...Arda kalanlara ne olacaktı, diğerlerine? Aranızda dwemer döküntülerine hiç gitmiş olanınız varsa bilirsiniz yer o makinelerin sürünürken döktüğü yağlarla kaplıdır.Şimdi tek gereken bir kıvılcım, iyi ki meşaleler taşıyormuşuz.Yağı tutulturp hemen ordan çıktım ve hepsinin ölü olmasını umdum zaten su içmeyip zehirlenmeyen biri olsa bile yangından kurtulamamıştır, he diyelim kurtuldu Kematu olmadan hiçbiri bana rakip değilde zaten.Ne var ki onunda canını kendi ellerimle alırdım.Günler boyunca enerjimi korumak için gizli gizli ve patika yollardan gittim ve mağara uçlarında her gece tavşan, keçi yiyerek ve uyuyarak günlerimi geçirdim ve sonunda küçük odun bir ev buldum ve önüne geyik derisinden bir kamp kurdum ancak orada fazla durmam herhalde.Ve şimdi burada bunu yazıyorum ki bu ilginç geçmişimi ve yaşayacaklarımı herkes bilsin.Ben şahsen okumayı severim umarım bunu okuyanlar da en az benim kadar zevk alır.Planım en yakın şehre gidip kısa süreli bir iş bulmak veya gidip başında para olan bir suçluyu öldürüp ödülü alabilirim, aslında pek temiz biri sayılmam belki birini soyarım.Her şekilde kendime bir at alıp Helgen'e gitmeliyim, duyduğuma göre orada Ejderhalar varmış! Ne kadar ilginç yaratıklardır acaba, tabi gerçeklerse.

 ##########

Önümdeki handa oturan hancıya en yakın şehrin yolunu sordum ve öğrenip yürüyerek Morthal'a vardım.Girdiğim vakit biri "Forsworn için!" diyerek kılıcını kaldırdı ve bir kadına doğru koşmaya
başladı ancak ondan önce davranıp önü öldürmeyi başardım.Kadın teşekkür olarak bana değerli bir kolye verdi, belki satabilirim böylece Helgen'e gidebilirim.

Oradan Han'a girdim ve bir barddan şarkılar eşliğinde bir paralı asker ile biraz içtik. Son olayları düşününce iyi bir gece oldu.

Bir ayyaş onun için Dibella statüsünü çalmamı istedi ve ne kadar istemesemde para kazanmalıydım ve statüler değerlidir, kabul ettim.


----






Dibella'nın tapınağına girdim ve kilidi maymuncukla açtım, yandan yandan giderek gizlice statüyü almayı başardım.



----







Ancak aynı yoldan döndüğümde kapı yeteneklerimin ötesinde birşekilde kilitliydi.Yanıma yavaşça bir kadın yanaştı ve cezanın ölüm olduğunu söyledi ancak bunu engellemek için birşey yapabileceğimi söyledi ve benden gelecekteki Sybil'i bulmamı istedi.Kabul etmek dışında çarem yoktu gardiyanlar 5 - 6 kişi birden saldırırsa işim biterdi.Kabul ettim ve beni yönlendirdiği köye gitmek için yola koyuldum.


Yolculuk sırasında bir kampa rastladım.Ateşin etrafında 2 adet ceset vardı biri erkek biri kadındı.Kadının yanındaki masada bir günlük vardı.Anladığım kadarıyla kadın sevdiği erkekle birlikte olup kaçmak için babasını kandırıp kaçmış ama sonu ölüm ile bitmiş, yazık.
Okumayı bitirir bitirmez bir ses duydum, hırlama sesi.Ardından çadırın arkasından vahşi bir kurt çıktı ve bana saldırdı son anda kılıcım ile engellemeseydim boynumu ısırmış olurdu ve ben de ölü olurdum.Saldırısının bittiği an tek bir darbe ile göğsünü kestim ve onu öldürdüm.

Daha sonra kampa geri dönüp bulduğum peyniri yedim ve biraz bal likörü içtim.

-----


   Bir Serüven Başlar Bir Serüven Biter.


----

Yemeğim bitince yolculuğa devam ettim. Saatler sonra ilerde bir asker ve bir madenci gördüm, yanlarına gittim.Bana anlattığına göre madeni Draugr'lar işgal etmiş.İşin sonunda mutlaka para vardır diyerek madene daldım.

 ---









İçeride yalnız değildim arkamdan 3 kişi daha gelmişti ve pek dost canlısı değillerdi galiba.Bana ulaştıklarında kılıcım hazırdaydı bile.Bana cezamı çekeceğimi söyleyip saldırmaya başladılar birini 
yere sermeyi başardım ancak ikisi hala üstüme geliyorlardı hemen potion içip geçici bir güç patlaması yaşayıp çabucak işlerini bitirdim.Birinin üstünde bulduğum notta benim hırsız olduğumu söyleyip bnları kiralamış.Acaba hangisi saldı bunları, bulup geberteceğim.


---------------------------

Bu kiralık askerlerle işim bitmiş olabilir ancak hala Draugr'lar vardı.Madende ilerlerken bol bol cevher gördüm dönerken toplarım dierek devam ettim.Sonunda bir odada Draugr bulup öldürdüm, zaten ölü olsa bile.Onları öldürmek zor değilde eski kemikleri yüzünden pek güçsüzlerdi herhalde.
Son odada diğerlerinden güçlü gözüken bir Draugr daha vardı liderleriydi herhalde.
Diğerleri gibi kılıç ile vurmak yerine bu bir şeyler bağırıp sersemletiyordu öyle kesmeye çalışıyordu.Artık sersemlememeliydim. Her bağırmaya çalıştığında kılıç ile kesmiyordum, Bash edip bağırmasını engelliyordum ve kesiyordum onu. Onu geberttiğimde kılıcını ve değerli eşyalarını aldım. Duvarda ilginç ve garip yazılar vardı, yaklaştım ve okumaya çalıştığımda herşey bulanıklaştı ve o mavi parlaklık ile birşeyler oldu.Neydi ki bu?

Zaman kaybetmeden madenden çıkmak için giderken yanıma biraz topladığım demir ve gümüşü de aldım.Ayrıca büyük ihtimalle gelecekte işime yarayacak potionları yapmak için ihtiyacım olacak birkaç mantar da topladım.









Maden sahibi ile konuşup temizlediğimi anlattım.Başta şaşırdı ancak toparlayıp teşekkür etti ve biraz para aldım.Ek olarak zaten işime yaramayacak cevherleri de sattım ve karşılığında 430 altın aldım.

--------

1 gün onlarla birlikte dinlenip sabah geri yola koyuldum.

Köye gelince karşıma çıkan ilk kişiye kızı sorunca bana bir evi işaret edip onlara sormamı söyledi.Eve girdim ve oradaki bir kadınla konuştum.Üzgün bir ifade takınıp sandalyede oturan bir madenciyi gösterdi.Onunla konuşup kızının Forsworn tarafından kaçırıldığını öğrendim.Birlikte yola koyulup Forswornların ele geçirdiği bir kuleye geldik.Ön taraftaki Forswornları pek zorlanmadan öldürdüm.Kuleye girdik.Dikkatle tuzaklara basmadan tüm Forswornları atlettik gerçi o pek bir şey yapamıyordu.En so kata vardığımızda değişik görünümlü bir Forsworn ile savaştık ve onu da yendik.
Cesedine baktığımda bedeninde kalbinin olması yerde delik oldugunu gördüm.Kalbi oradaydı ama normal bir kalp değildi.Kalbini söküp dikkatle uzun bir kağıda sarıp çantama koydum.Ilerideki kafeste kızı bulduk olup biteni anlattık.

Kızı geldiğimiz yoldan tapınağa götürüyorduk.Yolda an lekesini çıkarmak çin dere kenarına indim ve bu ilginç bitkiyi buldum, acaba ne işe yarıyor bu parlak bitki?


 Sonunda kızı tapınağa götürüp veda ettim ve Helgen için yola koyuldum...


18 Eylül 2012 Salı

Bilgiler

R'zirr
Alik'r Çöllerinde doğup büyümüştü R'Zirr.Babası kiralık askerdi annesi ise bir vampir kurbanıydı.
** Hiç yaratıcı değilim devamını sonra yazarım **



Irk: Redguard
İsim: R'Zirr
Koruyucu Taş: Warrior => Thief =>Lord |
Birincil Skiller: One Handed = Sneak = Pickpocket
İkincil Skiller: Archery = Light Armor = Alchemy
Silahlar:
==> Başlangıç
- Dual Wield Scimitarlar
==> Oyun Ortası
- Dual Wield 'Enchantlı' Scimitarlar
- Mehrunes' Razor
==> Oyun Sonu
-
-
-

Zırh: Alik'r Raiment.


#